Kayıtlar

tek soru çok cevap

Hayallere giden yol mu güzeldir yoksa bizatihi hayaller mi? 1.dir çünkü hayal dediğimiz şey kazanınca mutluluk ve başarı hissi veren fakat zamanla kendisinden uzaklaştığımız ve bizi tatmin etmeyen şey olur. İnsanlar hayale kavuşmalarından ziyade geriye dönüp bakınca o hayale giden yolları anıp yad ederler. O yol ki insana bir amaç verir, uğraştırır. İnsanı boşluğa düşme hissinden kurtarır, ve yorucu da olsa hayalin gerçekleşmesini arzulayarak yoluna çıkan engelleri bir bir aşmaya çalıştırır. Bizi mutlu eden de budur. Emeklerimizle kazandığımız mala daha değer veririz ve daha sevip sahipleniriz bunun sebebi, o ürünün içinde bizim emeğimiz yani hayale giden yollardaki uğraşlarımız vardır. Bizi memnun ve tatmin eden budur.  2.dir çünkü bizim amaçladığımız uğruna yorulduğumuz ve emek sarfettiğimiz şey bizatihi o hayaldir zaten. Onun uğruna gecemizi gündüzümüze kattığımız ve emek sarfettiğimiz için değerli ve önemli olan şey hayallerimizin ta kendisidir. Bunun için değerli olan o hayalin ke

Naat-ı Şerif

Gözümün gördüğü hiçbir yerde göremesem de seni, Gönlümün gördüğü her yerde sen varsın. Şu fâni âlemde kimseler bilmese de hâlimi, Nice hâllerimi bir sen anlarsın. Dökülen şu nice gözyaşları sanadır, Anlatır dururum bunu mısralarımda. Övgülerin güzelliği senden yanadır, Bekler dururum seni rüyalarımda. Koca bir cihan yetim kaldı sensiz, Şimdi ne yapılır bilinmez. Bir Nebi geldi ki eşsiz, Hakkı yaşamadan, hakka gidilmez. -E.Ş

1.yıla doğru

 Blogumuzda 1.yıla yaklaşırken uzun bir aradan sonra bir yazı paylaşmak istiyorum. Bence herkesin kendi görüşlerini ve tecrübelerini aktarabileceği bir konu hakkında. Eskiye özlem, eskiler mi güzeldi yoksa eskiden mi güzeldik? tarzı bir başlık altında konuşabileceğimiz bir konu... İ nsan geçmişte o gün mutlu olmasa bile ilerleyen günde/senede o eski günü özlüyor ya, tuhaftır bence bu olay. Belki de geçmişte geleceği bilmediğimizden stresliyizdir ama bugün o derdimizin sonucunu bildiğimizden veya da o günün detaylarını unuttuğumuzdan iyi yada kötü o günleri özlüyoruzdur. Genelde kötü geçen bir dönemin için de de olsa, özlediğimiz şey sanki o kötü-stresli dönemin içindeki bir kaç güzel şey oluyor. Hiç kendini hayatındaki en kötü günlerinden birinde olduğunu düşünen kişi o kötü günü / kötü anıları özler mi? Bence özlese bile başka değişkenlere bağlı olarak özler o olayı değil. Mesela ilkokuldaki bizatihi rezil olduğumuz veya kötü hissettiğimiz anı özlemeyiz özlediğimiz genel olarak o il

Oruç Ayı : Ramazan

Maddiyatın sınırlandırılıp, maneviyatın bir kere daha üstün olduğunu gösteren o ulvi ibadet. Maddiyatın dahilindeki insanın, yine maddiyat bünyesindeki diğer tüm canlı ve hayvanlardan üstün olduğunun nişanesidir oruç. Yeme, içme, üreme... evrimsel amacın yapıtaşları olan bunları, oruç; sizin hayatta bunlardan daha üstün ve önemli bir amacınız var dercesine uyarır bizleri... Genel kanının aksine sadece aç, susuz kalmak hele hele fakirleri anlamak Ramazanın amacı değildir. Evet, bu dediklerime orucun katkısı şüphesiz vardır. Ama orucun asıl amacı insanın kendini, maddi gereçlerden, manevi sebeplere yöneltmesidir. Yani bu ay, ruhları ve bilinci maddi zevklerden bir anka kuşuymuşcasına uçup uzaklaştırmayı, içinde bulunduğumuz günleri daha çok ibadet, amel ve ilim ile geçirip insanı Allah'a yakınlaştırmayı kendine bir vazife bilmiştir. -A.Ç  

Tarumar Gönlüm

Ömür geçtikten sonra neye yarar, Binlerce kez yapılan âhuzar. Zikirle bulunan huzura kim şaşar, Zikirsiz bir gönül ki tarumar. Bu çağda yaşamak, yanmaya yeter Öyle bir çağ ki, cahiliyeden beter İnsan, insanı insanlığından eder Kimi arar bir çözüm, kimi ise seyreder. ~E.Ş~

Ali Fuad Başgil'in "Gençlerle Başbaşa" kitabı üzerine

 Merhabalar. Bugün, Ali Fuad Başgil'in Gençlerle Başbaşa" kitabına ilişkin, biraz inceleme biraz da özet şeklinde hazırladığım yazıyı, sizlere sunacağım. (Not: Bazı kısımları daha anlaşılabilir olması nedeniyle kendim değil kitaptan olduğu gibi aktaracağım. Özellikle konuları açıklarken. Bu tarz cümleleri tırnak arasına alarak aktaracağım.) Yazıya ilk önce kıtabın önsözü ve yazılış amacıyla başlamak isterim.  Önsözde yazar, kendisinin Fransa da talebelik zamanlarında tanıştığı bir papazın tavsiyesiyle okuduğu kitaplar üzerine (Özellikle İrade Terbiyesi - Jules Payot) irade ve disiplinli çalışma konusunda yeni bir bakış açısı kazandığını, hatta bu kitapları 18-19 yaşlarında okusa çok daha disiplinli bir şekilde çalışmayı öğreneceğini söylüyordu. Ve devamında şunu diyor "öğrendiklerimle amel ettim diyemem. İlim, malesef ameli müstelzim (ameli gerçekleştirmek için yeterli tek sebep) değildir. İnsan, mesela sigara ve içkinin sıhhat açısından ne kadar zararlı şey olduğunu bili

Ey insan

Ne zaman uyanacağız, Bizi ayakta uyutan şu uykudan. Elbet bir gün anlayacağız, Kaçış olmadığını, hak din İslam'dan. Bitmez bu rüya, Biz gözümüzü açmadıkça. Hepimiz müslümanız güya, Zorlukla karşılaşmadıkça. Cimridir insanoğlu, Fedakarlık yapmak istemez. Cahildir insanoğlu, Fedakarlık yapan kimdir, bilmez. Mutluluk diye diye bir ömür tüketir, Her şeyin ardında bir çıkar gözetir. Öyle aptal ki, geldiği dünyayı kirletir, Ey insan! Bu bencillik seni elbet bitirir. -E.Ş